Türk Eğitim Sen Afyon Şube Başkanı Muhtar Demirci, 2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılını yaptığı basın açıklaması ile değerlendirdi.
2021-2022 Eğitim-Öğretim Yılı, LGS ve YKS Sınavları sona erdiğini söyleyen Demirci, “ Öncelikle bir yıl boyunca yoğun bir eğitim hayatı geçiren tüm öğretmenlerimizi ve öğrencilerimizi tebrik ediyor, iyi tatiller diliyoruz. Öte yandan okullarımızın 2022-2023 eğitim-öğretim yılına hazır olması için yaz tatilinin iyi değerlendirilmesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okulların ihtiyaçlarını tek tek tespit ederek, gerekli tedbirleri alması gerekmektedir”
“Millî Eğitim Bakanlığına Ek bütçe tahsisi yapılmalıdır”
Millî Eğitim Bakanlığının bütçesinin istenen ölçüde yeterli olmadığını belirten Demirci, “Eğitim- öğretime ayrılan payın büyük kısmının personel giderlerine ayrıldığı düşünüldüğünde, MEB bütçesinin istenen ölçüde yeterli olmadığı görülecektir. Şöyle ki; 2021 yılında 146 milyar 920 milyon TL olan MEB bütçesi, 2022 yılında 189 milyar 10 milyon TL oldu. Buna rağmen MEB bütçesinin 132 milyar 28 milyon 643 bin TL’si personel giderlerine ayrıldı. MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı ise 2022 yılında yüzde 10,79 olarak belirlendi. Bu rakam 2020 yılında yüzde 11.45’ti. Görüldüğü üzere 2022 yılı için ayrılan MEB bütçesi ne eğitimin ihtiyaçlarını karşılamaya ne eğitimin kalitesini, verimliliğini artırmaya ne de salgın döneminin ağır koşullarının yol açtığı başta öğrenme kayıpları olmak üzere birçok sorunu ortadan kaldırmayı sağlamayacaktır. Okulların, yaşadıkları finansman sorunu Okul Aile Birliği üzerinden çözmeye çalışması, ihtiyaçlar noktasında yalnız bırakılması, bu yönüyle veliye yüklenilmesi önemli bir sorundur. Hükümet, yapılması gereken yatırımlar, okullara ayrılması gereken ödenekleri de göz önüne alarak, MEB’e yeni eğitim-öğretim dönemi başlamadan ek bütçe tahsis etmelidir”
“Eğitim çalışanları ağır ekonomik şartlar altında geçim sıkıntısı çekmektedir”
Demirci, “İçinde bulunduğumuz ekonomik koşullar sabit gelirli olan eğitim çalışanlarını geçim sıkıntısına sokmuştur. Karnı tok olmayan, öğretmen, eğitim çalışanı asla verimli olamaz. Tüm eğitim çalışanlarının maaşlarında iyileştirme gerekmektedir. Alım gücü diye bir şey kalmamıştır. Temmuz ayında sadece TÜİK verilerine göre enflasyon telafisi değil çalışanları rahatlatıcı, refah payı verilmelidir. Enflasyon farkı aylık ödenmelidir. Devletimiz güçlüdür, çalışanlarını rahatlatacak zammı verebilir. Ek bütçe tahsisi yapılmalıdır”
“MEB, yardımcı personel istihdamını artırmalıdır”
Yardımcı hizmetli personel eksiği okulların yaşadığı en büyük sorunlardan birisi olduğunu vurgulayan Demirci, “Ağır bir pandemi geçiren ülkemizde okullarda yeni salgınlar yaşanmaması, hijyen tedbirlerinin artırılması, temizlik malzemelerinin eksiksiz olarak sağlanması, okulların temizlik yönünden yeni eğitim-öğretim yılına hazır olması çok önemlidir. Bu nedenle ilk yapılması gereken husus, okullarımızdaki hijyen tedbirlerini yürütecek yeterli sayıda yardımcı hizmetli personel alımı yapılmasıdır. Okullarımızda ne yazık ki yardımcı personel sayısı ihtiyacın çok altındadır. Hatta okullar bu ihtiyacı İş-Kur üzerinden alım yaparak gidermeye çalışmaktadır. MEB’in bu şekilde alım yapmak yerine hizmetli personeli kendi bünyesine alması gerekmektedir. Ayrıca en ücra yerlerdeki okullar dahil tüm okullardaki hijyen malzemelerinin eksiksiz olarak temin edilmesi yeni salgın hastalıklarının önüne geçilmesinde önemli bir katkı sağlayacaktır”
“Bölgeler arası eğitim eşitsizlikleri giderilmelidir”
Demirci, “Öte yandan eğitimin olmazsa olmazlarından birisi tüm çocukların eşit eğitim imkânından faydalanmasıdır. Eğitimde yaşadıkları sorunları asgariye indiren, reformist, PISA, TIMSS gibi sınavlarda rüştünü ispatlamış, çocukların okuma, anlama, yorumlama, eleştirel düşünme, problem çözme becerilerinin üst düzey olduğu ülkelere baktığımızda, tüm çocuklara aynı imkânları sağlayabildiklerini görüyoruz. Bu noktada uygulayıcılar; sorunu temelde çözmeli, yani bölgeler arası, iller arası, ilçeler arası hatta mahalleler arası eğitim eşitsizlikleri gidermelidir. Ayrıca mesleki eğitimin güçlendirilmesi, meslek liselerinin kalitesinin artırılarak, başarılı öğrencilerin de bu okulları tercih etmesinin sağlanması, meslek liselerinin teşvik edilmesi ülkemiz ekonomisinin kalkınmasının da anahtarıdır. Dolayısıyla mesleki okulların devlet ve yatırımcılar tarafından desteklenmesini çok kıymetli buluyoruz. Bunun yanı sıra okulların derslik ihtiyacı mutlaka karşılanmalı, yüksek mevcuda sahip okullarda ek derslikler ilave edilmeli, âtıl kullanılan alanlar derslik olarak hizmet vermelidir.
“2022 yılında en az 70 bin öğretmen ataması daha yapılmalıdır”
Öğretmen açığı sorununun giderilmesi gerektiğini ifade eden Demirci, “Öğretmen açığı 86 bin ücretli öğretmen eliyle giderilmeye çalışılırken, 121 binin üzerinde norm kadro açığı varken, bunun yanında atama sayısı 20 bin civarındadır. Soruyoruz: 20 bin atamayla mı ihtiyaç karşılanacak? Eğitimin asli taşıyıcısı olan öğretmenlerin olmadığı, öğretmen sayısının ihtiyacı karşılamadığı bir ülkede hedeflere nasıl ulaşılacak? Bu noktada yapılması gereken Hükümet, MEB ve Maliye Bakanlığı’nın bir araya gelerek, her türlü imkânı seferber ederek, 2022 yılında en az 70 bin atama yapılmasının sağlanmasıdır. 2022 yılının başında yapılan atamanın aslında 2021 yılı ataması olduğu göz önüne alınmalıdır. Bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer, öğretmen atamalarının yeni eğitim-öğretim yılına yetişeceğini duyurdu. Takvimin 2022 KPSS sonrasında açıklanması ve başvuruların alınması durumunda, bu kez 2021yılında KPSS’ye girecek adaylar mağdur olacaktır. Bu nedenle yapılması gereken yeni atamanın bir an önce 2021 KPSS sonuçlarına göre yapılmasıdır”
“Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili gerekli düzenlemeler yapılmalıdır”
Öğretmenlerin yıllardır beklediği Öğretmenlik Meslek Kanunun beklentileri ve ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kaldığını belirten Demirci, “Özellikle sınav ve eğitim programı şartı aranmadan 10 yılını dolduran her öğretmene uzman, 20 yılını dolduran her öğretmene başöğretmen unvanı verilmesi gerektiğini ısrarla yineleyen sendikamızın bu talebinin görmezden gelinmesi kabul edilemezdi. Bu nedenle Öğretmen Meslek Kanunu, başta kariyer basamaklarında sınav şartı olmak üzere öğretmenlerimizin yararına olmayan hususları bakımından sendikamız tarafından yargıya taşındı. Öte yandan ödül sisteminin adil bir şekilde uygulanması, yönetici atamalarında ve ilk atamalarda mülakatın kaldırılarak sadece yazılı sınav esasına göre atamaların yapılması, liyakati sağlayan bir yönetici atama sisteminin ihdas edilmesi, proje okullarına yönetici görevlendirmelerinin MEB yönetici atama yönetmeliğine bağlı hale getirilmesi ve bu şekilde okullardaki öğretmen ve yönetici atamalarındaki keyfiyete son verilmesi, öğretmenlerin muhatap olduğu mevzuat ve süreçlerin tek bir çatı altında toplanması gibi hususların yer aldığı bir meslek kanunu talep eden sendikamız, bundan sonraki süreçte kanunla ilgili TBMM ve MEB nezdinde her türlü girişimde bulunacaktır”
“Tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalıdır”
Demirci, “Sözleşmeli öğretmenler ile kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımın kaldırılması ve tüm öğretmenlerin sadece kadrolu olarak istihdam edilmesi gerektiğini yıllardır söylüyoruz. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan meslek kanunuyla sözleşmeli ve kadrolu öğretmenler arasındaki ayrımı ortadan kaldıracaklarını bildirmişti. Ancak meslek kanununda buna ilişkin hiçbir hususun olmaması, Cumhurbaşkanı’nın sözünün yerine getirilmemesi bizleri sükut-u hayale uğrattı. Yapılması gereken 2011 ve 2013 yıllarında olduğu gibi, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesi ve bundan sonraki alımların tamamının kadrolu olarak yapılması, bu hususun da meslek kanunuyla güvence altına alınmasıdır. Yeni eğitim-öğretim yılında bu talebimizi her fırsatta hatırlatmaya devam edeceğiz”
“Aile bütünlüğünün sağlanması için il/ilçe emri getirilmelidir”
“Mazeret tayin dönemlerinde sınırlı kontenjanlar ve hizmet puanı üstünlüğü esas alınarak yapılan tayinler birçok meslektaşımızın nakil talebinin karşılanmaması öğretmenlerin eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşamak zorunda kalmasına neden olmaktadır” diyen Demirci, “Sadece iller arası değil, il içi tayinlerde de aynı sorun yaşanmakta, aynı il sınırları içinde birbirinden kilometrelerce uzakta olan eşlerin aile bütünlüklerinin zedelenmektedir. Aile birliğinin bozulmamasına yönelik tedbirlerin alınması öğretmenlerimizin verimli, huzurlu çalışması noktasında gereklidir. Bu noktada il emri getirilmesi, bulunduğu ilçede 3 yıl çalışma şartı ve özrünün bulunduğu ilçe ile görev yeri arasında 50 kilometrenin üzerinde mesafe bulunan öğretmenlere ilçe emri hakkı verilmesi ve Anayasa ile güvence altına alınan sağlık ve aile bütünlüğü gibi temel hakların korunması çok önemlidir”
“Kâğıt üzerindeki başarı için sınava katılım oranını düşürmek doğru değildir”
Demirci, “Geçtiğimiz yıl Afyonkarahisar’daki LGS başarı düşüklüğü çok tartışıldı. Bunun üzerine Mili Eğitim Müdürlüğü yetkilileri birçok toplantılar gerçekleştirdi. Bu toplantılarda çok şey konuşulurken sürekli olarak, başarıyı düşürecek öğrencilerin sınava girmemesi yönünde ikna edilmesi üzerinde duruldu. Bu doğru bir yaklaşım değildir. Elbette tüm öğrenciler sınava dayalı okullara yerleşemeyecek, o nedenle, belirli kriterleri sağlayan öğrencilerin sınava girmeleri sağlanmalıdır. Kâğıt üzerindeki projelerin başarı için işe yaramadığını gördük, kağıt üzerindeki başarı ya da başarısızlıkta çok önemli değildir. Sistem düzgün kurulmalı okul ile veli karşı karşıya getirilmemeli”
“İl Milli Eğitim Müdürlüğü tüm sendikalara eşit mesafede olmalıdır”
İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkililerinin ayrım yapmadan tüm sendikalara eşit mesafede olması gerektiğini söyleyen Demirci, “Milli Eğitim yetkilileri bir sendikanın her türlü etkinlik, program vs. katılmaya özen gösterirken, diğer sendikaları görmezden gelmemelidir, ayrım yapmamalıdır. Birçok ilçenin mevcut ilçe müdürü geçmişte malum sendikanın temsilciliğini yapmış olanlardır, hatta bir ilçemizin ilçe milli eğitim müdür vekili ve şube müdürü sendika temsilciliği yapmaktadır. Soruyoruz; bu temsilcilik yapan yetkililer okullara gittiklerinde hangi kimlikleriyle davranıyorlar? Bu durum etik midir? Acilen o arkadaşların görevlendirmeleri iptal edilmeli, kendi kimlikleri ve imkanlarıyla sendikal çalışma yapmalarının önü açılmalıdır. Bu durum eğitim çalışanları üzerinde baskı oluşturmaktadır. Ya Devletin yetkilisi olun ya da sendika temsilcisi. Bu tarz Devlet yetkililerinin sendika yetkilisi olması hatta sendika yetkilisi gibi davranmaları 2022-2023 Eğitim Öğretim yılında takibimizde olacaktır”
“Türk Eğitim Sen Emirdağ’da Türkiye rekoru kırdı”
Demirci, “Geçtiğimiz günlerde Emirdağ İlçemizde Eğitim Çalışanlarını maaş promosyon protokolü rekor bir rakamla 15.150 Lira ile sonuçlanmıştır. Bu başarının mimarı kuşkusuz yetkili olan Emirdağ Türk Eğitim Sen Temsilciliğimiz ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileridir. Oysa İl Merkezinde Emirdağ’ın 15 katı personele sahipken 8830 Lirayı başarı diye yutturmuşlardı, biz de bu duruma müdahil olduğumuz için çirkin ifadelerle saldırıya uğramıştık, hatta yetmeyip resmi sitede, TRT de spot yaptırmaya kadar mevzuyu götürmüşlerdi. Haklılığımız muhatapların suratında şamar gibi patlamıştır. Bize yetki verildiğinde nasıl başarılı olduğumuzu Emirdağ’da ispat ettik. Promosyon meselesi bizim sayemizde artık her yerde çok daha dikkatli yapılmıştır, yapılacaktır da. Geçmişte promosyon ihaleleri olup bittikten sonra haberdar olunuyordu, Türk Eğitim Sen artık her şeyin takipçisidir. Tekrar tüm öğrencilerimize, eğitim çalışanlarımıza ve velilerimize iyi tatiller diliyoruz” dedi.