Nilgün Seçen

Tarih: 01.12.2021 20:16

AV. NİLGÜN SEÇEN’İN KALEMİNDEN HAYATA DAİR

Facebook Twitter Linked-in

Yazı dizime hayatta en önemli değerlerle başlamak istiyorum. Kuşkusuz sevgi ve dostluk hepimizin ihtiyacı olan olmazsa olmazlardır.

Sevgi duygusu, insanın mutlu olmasındaki en önemli etkenlerden biridir. Bu duygu, insanı iki şekilde mutlu eder. Birincisi severek, ikincisi ise sevilerek mutlu olmaktır. Kalbi sevgi dolu olan ve varlıklara sevgiyle bakabilen kişilerin içinde, insanı huzursuz eden kin, düşmanlık, kıskançlık, hırs gibi kötü duygular barınamaz. Böyle kişiler, başta insanlar olmak üzere bütün canlılara, tüm varlıklara sevgiyle yaklaşırlar. Sevme duygusu insanı olumlu etkiler. Başkalarını, çevremizdeki varlıkları sevdiğimizde içimize huzur dolar. Her şeye sevgiyle bakıp severek yaklaştığımızda hem kendimizle hem de çevremizle barışık ve uyumlu bir insan oluruz. Bu da bize huzur ve mutluluk verir.

Sevgisiz yaşam bütün çiçeklerin ölmüş olduğu güneş olmayan bir bahçe gibidir. Sevgisiz insan hem kendisini hem de çevresini perişan eder. Bütün kâinat bir birine sevgi ile bağlanmıştır. Bütün güzellikler sevgi ile gerçekleşir. Sevgiyi almak kadar sevgiyi vermesini de bilmek gerekir. Sevgiyi aileden başlayıp iş hayatı, sosyal hayat ve tüm topluma taşımak gerekir.

İnsan, maddi ve manevi yönü olan bir varlıktır. Bu sebeple de onun hem maddi hem de manevi ihtiyaçları vardır. Yemek, içmek, giyinmek, barınmak vb. insanın maddi ihtiyaçlarındandır. Manevi ihtiyaçların en önemlilerinden biri de sevgidir. İnsanın, mutlu olabilmek için sevmeye ve sevilmeye ihtiyacı vardır. Sevmeyen, başkaları tarafından sevilmeyen insan ne kadar varlıklı ve sağlıklı olursa olsun mutsuz, huzursuz olur.

Aslında sevmek ve sevilmek zor değildir. Önce insanların daima gülümseyerek, içten bir şekilde selam verip selam alması gerekmektedir. Asık surat, kızgınlık, öfke kimseye bir şey kazandırmaz. İnsanları sizden uzaklaştırır. Sevgiyi aileden başlayıp iş hayatı, sosyal hayat ve tüm topluma taşımak gerekir. Sorunlarınız varken bile gülümseyerek selam verirseniz insanlar sizden kaçmaz, o sorunu çözmeye çalışır. Bir şeyi anlatırken kelimeler kadar anlatış şekli ve vücut dili de çok önemlidir. Neyi anlattığınız değil de neyi nasıl anlattığınız çok daha önemlidir. Doğru anlatım şekliyle kırmadan gerekli uyarıları yapabilirsiniz. Karşınızdaki de aslında sizin onu asla üzmek istemediğinizi kendisinin iyiliği için konuştuğunuzu anlar. Aksi halde güzel bir şey söylemek isterken bile yanlış anlaşılabilirsiniz. Unutmayalım ki sorunların özü insanın kendisini değersiz hissettirilmesinden kaynaklanır. Kendisine değer verildiğini, sevildiğini hisseden kişi mutlu olur, çevresini de mutlu eder. İnsanların çocuk yaştan itibaren öfke kontrolünü öğrenip, kişisel gelişim ve iletişim konusunda da eğitimlerini tamamlamaları ve mutlaka karınlarını doyurdukları gibi gönüllerini ve beyinlerini de doyurmaları gerekmektedir.

Sevgi, insanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygudur. Bu duygu, insanları birbirine bağlar. Sevginin olduğu yerde yüzler güler, üzüntüler neşeye dönüşür, acılar çabuk unutulur, sıkıntılar kolayca halledilir, kalpler kaynaşır. Sevmek inanmaktır. Sevmek yaşamaktır. Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır. Sevilmek, kişiye hitabeden şahısı ilgilendiren seveni tarafından ilgilendiren çok güzel ama hakikaten çok güzel bir durumdur.

Hz. Mevlâna’nın dediği gibi; sevgi şifadır, sevgi güçtür, sevgi değişimin mührüdür. Yunus Emre'nin de dediği gibi sevelim sevilelim dünya kimseye kalmaz. En büyük ibadet sevebilmektir. Sait Faik Abası-yanığın da dediği gibi bir insanı sevmekle başlar her şey.  Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) de dediği gibi din, millet, vatan, namus ve devlet gibi yüce şeylere şiddetli sevgi, yüce ve büyük sevgidir. O ise hakiki insanlarda bulunur. Allah sevgisi, doğa sevgisi, vatan, millet, devlet sevgisi, insan sevgisi, hepsi de çok kıymetlidir.  Unutmayalım ki sevgi her derde deva, her sorunu çözen sihirli bir anahtardır.

Dostluk ise zevklerin ve düşüncelerin uyuşmasıdır. Dostluk kişisel çıkar karşısında kurulan bir ilişki değildir. Hiç beklenmedik bir anında kalbine doğan sıcacık bir duygudur dostluk. Sevinçtir, üzüntüdür, anlamaktır, hatırlanmaktır, sonsuza dek olan arkadaşlıktır. Dostluklarda zamanın önemi olmamalı, basın ne zaman sıkışırsa sıkışsın, koşabilmeli, kapısını çaldığında gözlerindeki o bakışı anlayabilmeli. İhtiyaç duyduğunda omuzlarına yaslanabilmeli, kardeş olabilmeyi yazmalı düşüncelerine insan. En gizli sırlarını bile verebilmeli, övüldüğünde değil, yuhalandığında durup koluna girebilmeli sana senden çok güvenen bir sırdaş olmalı. Göz bebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Dostluklar hiçbir menfaate dayanılmadan sadece bir sevgi üzerine kurulursa daha kalıcı olur. Aksi taktirde ellerimize aldığımız kum taneleri gibi parmaklarımızın arasından farkında olmadan kayıp gider.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de dediği gibi, Dostunu severken ölçülü sev. Belki bir gün düşmanın olabilir. Dargın olduğun zaman da ölçülü ol ki bir gün dost olursun. Sonra da yaptığına pişman olursun.

Mevlâna Celaleddin-i Rumi'nin de dediği gibi, İnsan dostunun huyunu alır. Şems-i Tebrizi Şam’a döndüğünde, Mevlâna Celaleddin için onun yokluğu dayanılmazdır. Şems’in varlığını kabullenememiş kimseler, Mevlâna Celalettin’e ileri geri laflar etmişlerdir. Mevlana’nın bu kimselerden birine verdiği cevap şöyledir; "Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime; hep aynı nameyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım. ben onun avucunda bağlar, bahçeler ağaçlar görür; deryalar gibi geniş, deryalar kadar berrak sular görürüm. Onun avucunda çıkan ağaçların gölgesinde dinlenirim. Lakin siz bunların hiçbirini göremezsiniz." Demiştir.

Hz. Ali'nin de dediği gibi, Garip insan, hiç dostu olmayandır.

Pir Sultan Abdal'ın da dediği gibi, Hiç ellerin taşı bana değmez, ille dostun gülü yaralar beni.

Dostluk, içinde birden fazla sevgi değerlerini barındıran bir değerimizdir. Dostluk, paylaşmak demektir. Acılarını, üzüntülerini, mutluluğunu, sevdiklerini, düşüncelerini, paranı, eşyanı, hiç düşünmeden vermek demektir. Dostunla bir filmi beraber izlemek, bir müziği paylaşmak ayrı bir lezzet verir insana. Çünkü dostum dediğin kişi ile aynı enerji frekansındasındır. Yani senin gibi hisseder, aynı şeylerden zevk alır veya almaz. Benzer huylara, zevklere sahip olduklarından benzer şeyler yaşayabilirler ve bu konuda destek olabilirler birbirlerine.

Dostluk, fedakârlık demektir. Her şeyini dostun için feda edebilirsin, onu zor durumdan kurtarmak için bunu hiç düşünmeden yaparsın. Onu mutsuz görmemek için elinden gelen her şeyi yapar, en önemlisi de yanında olduğunu her zaman hissettirirsin.

Yine dostluk, açık sözlülüktür, güvenmektir, kadirşinaslıktır. Dostluk, olduğu gibi kabul etmek demektir. Allah hayatı sevgi, saygı, itaat ve görevler üzerine kurmuştur. İnsan bunları payına düşeni kadar yaparsa ne dostunu kullanmış olur ne de insanları kırmış olur.

Dost yıllardır tanıştığınız, çalıştığınız insan olmayabilir. Dost sizi derinden anlayan bazen siz olmayı bilen ve daima biz olmayı başarandır. Aynı mekânda ve zamanda sevgi, saygı ve sabırla; her tür fikir paylaşımını kırmadan, dökmeden yapabilendir. kısacası gerçek zenginlik sevgiyle kurulan dostluklardır.

GERÇEK DOST İSEN

YERİN BAŞIM ÜSTÜNDE

EKMEĞİM AŞIM SUYUM SIRDAŞIM

OKUMAYA DOYAMADIĞIM KİTAP

VAZGEÇİLMEZ YOLDAŞIM

GÜZELİKLERİ PAYLAŞARAK ÇOĞALTIĞIM

SORUNLARIMI BÖLÜŞEREK AZALTTIĞIM

KARANLIKLARI AYDINLATAN GÜNEŞİM

SIĞINACAK LİMANIM                                                                                                            

İYİ NİYETİMDEN EMİN OLDUĞUNU   

BİLDİĞİM MELEĞİM

DÜŞTÜĞÜMDE ELİMDEN TUTANIM

ÜŞÜYÜNCE YÜREĞİMİ ISITANIM       

ANLATINCA ANLAYANIM

GÜZEL KALPLİ DOKTORUM

YOKLUĞUMDA DA SAVUNANIM

AVUKATLIĞIMI YAPANIM

ALMADAN VERMESİNİ BİLELİM

DOSTLUĞA ŞANS VERİP KORUMASINI BİLENİM

KIYMET BİLENİN KIYMETİNİ BİLELİM

GERÇEK DOSTU ASLA KAYBETMEYELİM.

 

DOSTÇA KALIN DOSTLUKLA YAŞAYIN….


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —