Kıyametin büyük alametlerinden olan Mehdi’nin Fiziksel Özellikleri…
Mehdi’nin gözlerinin YEŞİL olacağı,yüzünde sağ veya sol yanağında inciyi andırır bir belirgin BEN olacağı,boyunun ORTA BOYLU olacağı yani 1.75-1.80 cm arası orta boy kabul edilir o aralıkta olacağı,ten renginin arap rengi yani BEYAZA YAKIN ESMER olacağı,ALNININ GENİŞ olacağı,KAŞLARININ KAVİSLİ olacağı yani düz olmayacağı,YÜZÜNÜN GENİŞ olacağı,KARNININ GENİŞ olacağı yani zayıf bir insan olmayacağı,DİZ KAPAKLARININ ÖNE ÇIKIK olacağı,BURNUNUN YÜZÜNE GÖRE KÜÇÜK olacağı,İKİ OMUZ ARASININ GENİŞ olacağı,CİLDİNİN PARLAK GÖRÜNÜMLÜ olacağı yani nurlu olacağı,SAKALININ FOULLERDEN YANİ YANLARDAN İNCE VE SEYREK diğer kısımlarının ise bu bölgeye göre daha sık olacağı,SAĞ BACAĞINDA YARA İZİ GİBİ VEYA BENİ ANDIRIR BİR LEKE olacağı,DİŞLERİNİN DÜZGÜN VE PARLAK olacağı,YÜRÜRKEN ADIMLARINI DIŞARI DIŞARI ATACAĞI VE AYRIK YÜRÜYECEĞİ, Başın bazı bölgelerinden küçük saçlarının dökülmüş olduğunun izleri -seyrelmeleri olacağı,KAFASININ BOYUYLA ORANTILI ŞEKİLDE BÜYÜK olacağı,ALNINDA HAFİF BİR İÇ BÜKEYLİK olacağı,İKİ KAŞININ ORTASINDA TEK ÇATMA KAŞ ÇİZGİSİNİN olacağı çoğu insanda bu durum çifttir,BOYDAN BOYA GENİŞ VÜCUTLU BİR İNSAN olacağı,UYLUKLARININ GENİŞ olacağı,
Mehdinin sağ veya sol elinde Şametün Nübüvve isimli bir ben olacağı hadisi şeriflerde bildirilmiştir.
“Allah hiçbir peygamber göndermemiştir ki onun Sağ elinde peygamberlik beni (Şamet ün nübüvve) olmamış olsun. Ancak bizim Peygamberimiz istisnayı teşkil etmiştir. Onun peygamberlik beni sağ elinde değil kürek kemikleri arasındadır.” manasındaki hadis için bk. Hâkim, 2/631.
– Zehebi, bu hadisle ilgili yorum yapmamış, işi sükutla geçirmiştir. (bk. Zehebi, telhis-Müstedrek ile birlikte; a.y). Bu sükut, rivayetin gücünü hafifleten bir durumdur.
– “Mehdi aleyhisselamda; peygamberlerin alameti vardır. (Kıyamet Alametleri, s. 165/Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23)” konusuna gelince;
1) Hz. Mehdi ile ilgili sahih hadisleri bir araya getirmeyi hedefleyen Usam Musa Hadi, “Sahihu Eşrati’s-Saati” adlı eserinde böyle bir bilgiye yer vermemiştir.
2) Hz. Mehdi, peygamber olmadığına göre, omzunda peygamber mührünün bulunduğuna dair iddiayı anlamak mümkün değildir.
3) Hz. Mehdi’nin en meşhur olan alameti yanağında bulunan ve yıldız gibi parlak olduğu bildirilen BEN’dir. (bk.Abdullah b. Suleyman el-Ğafilî, Eşratu’Saati, 1/78)
(Sorularla İslamiyet)
HZ. MEHDİ (A.S.)’IN GÖRÜNÜMÜ “BEN-İ İSRAİL” GİBİDİR
Peygamberimiz (sav) hadislerinde, Hz. Mehdi (a.s.)’ın görünümünün İsrailoğulları’na benzeyeceğini bildirmiştir. Hadislerde kullanılan “Ben-i İsrail ricali” tanımı, Hz. Mehdi (a.s.)’ın “güçlü ve heybetli” bir yapısı olacağını ifade etmektedir:
HZ. MEHDİ (AS)’IN BOYU, POSU SANKİ BEN-İ İSRAİL RİCALİNDEDİR. (Ahmet İbn-i Hacer-i Mekki (Heytemi), Beklenen Mehdi’nin Alametleri, El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)
(HZ. MEHDİ (AS)’IN) CİSMİ, İSRAİL CİSMİDİR. (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 24)
HZ. MEHDİ (AS) SANKİ BEN-İ İSRAİL’DEN BİR ADAMDIR. (Tavrı onlara benzer yani heybetli ve acar (heybetli)) (Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 23 ve s. 30)
“HZ. MEHDİ (A.S.) benim torunlarımdandır… VÜCUDU İSRAİLOĞULLARI’NA BENZER…”[El-Beyan fi Ahbari Sahib-üz Zaman]
(DIŞ GÖRÜNÜŞÜ) SANKİ İSRAİLOĞULLARINDAN BİR ADAMA BENZEMEKTEDİR. (Ukayli “En-Necmu’s-sakıb fi Beyanı Enne’l Mehdi min Evladı Ali b. Ebi Talib Ale’t-Temam ve’l kamal”)
HZ. MEHDİ (A.S.)’IN BEDENİ İSRAİLİ’DİR. HZ. MEHDİ (A.S.), SANKİ BENİ İSRAİL RİCALİNDENDİR. (Beni İsrail vücut yapısı geniş ve heybetlidir.)” (Ahmet İbn-i Hacer-i Mekki (Heytemi), Beklenen Mehdi’nin Alametleri, El-Kavlu-l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 36)
-Resullulah (sav) buyurdu: “görkemli bir lider görünüşü vardır, bakışları farklıdır, sesi güçlü ve nefes kesicidir.” (imam mehdi hakkında sorular ve cevaplar, seyid hüseyin hüseyni)
-(Hz. Mehdi (as)’ın) iki diz kapağı da öne çıkıktır. (mucem-ul ehadis-i imam mehdi cilt:4 sayfa 154 ve kemal-ud din cilt:2 sayfa 376 ve bihar cilt:52 sayfa 322)
Hazreti Ali, İmam Mehdi (as)’dan şu sözlerle bahseder: “… Sağ uyluğunda bir ben vardır.” (Yenabi-ül mevedde, s. 423)
O (Hz. Mehdi (as)) ve geniş yüzlü bir gençtir. (simt-ul nucum-il avali,cilt 4, s. 138) (hz. Mehdi aleyhisselam, abdullah turan, al-i taha, s. 157)
İmam Mehdinin omuzları geniş boyu ne uzun ne de kısadır. İKİ YANAĞINDA YÜZEYE ÇIKMIŞ BİR ŞEY OLMAMASINA KARŞIN , SAĞ YANAĞINDA BİR BEN BULUNMAKTADIR. Alnı açık, düzgün ve parlaktır. Kaşı çekiktir, kaş arası tam bitişik değildir. GÖZ KAPAKLARI PARLAKTIR. BURNU KALKIKTIR VE ORTASINDA YÜZEYDE GÖRÜNEN hafif bir kabarıklık vardır. Dişleri birbirine bitişiktir, YÜZÜ PARLAK BEYAZDIR. BEYAZA YAKIN ESMERDİR buğday rengidir. SAÇ VE SAKALININ RENGİ SİYAHTIR. Ancak nuru , saçının siyahlığına üstün gelmiş şekildedir. Çocukluk döneminde iken saçları çok parlaktır ve dalgalıdır ancak karmakarışık değildir.
İki tarafından da kulak yakınlarına kadar sarkmıştır ve ilk başlarda (gençlik yıllarında) ortadan ayrık bir halde idi. Mübarek başı hafif yuvarlakçadır/bombelidir. Başın bazı bölgelerinden küçük saçlarının dökülmüş olduğunun izleri -seyrelmeleri görülmektedir. OMUZ UCU KEMİĞİ halimdir-sert değildir, omuz uçları AŞAĞI doğru kavislidir. SİNESİ GENİŞ VE AÇIKTIR. SAĞ BACAĞINDA BEDEN RENGİNİN AKSİNE BİR BEN BULUNMAKTADIR. İki diz kapağı da büyük olduğu için öne çıkmıştır.
(Beklenen Mehdi, Muhammed Cevad Horasani, s. 38-39, Biharul Envar 52/322)
Yavaş ve ağır konuştuğu zaman sağ elini sol dizine vurur… (imam suyuti, kıyamet alametleri, ölüm ve diriliş, s.1699, s.174)
(Hz. Mehdi (as)’ın) burnu küçüktür ve tam köprü bölümünde çok küçük bir çıkıntısı vardır. (bihar-ül envar, cilt 13)
(Hz. Mehdi (as)’ın) omuz ucu kemiği mülayim, iri… İki omuzunun arası geniştir. (bihar, cilt 13, sayfa 8,9,10,11,109,110,112,115,118,119,125,167; mucem-i melahim-i fiten cilt :1 sayfa:203-214 ve cilt:3 sayfa 76-80)
O (Hz. Mehdi) yeşil gözlü (aynu’l hadra), hilal kaşlı, kalkık burunlu, sık sakallı, sağ yanağına doğru sakalsız bir gençtir. (Mehdi ile ilgili gelen haberler, (nurul ebsar) ehl-i beyt & oniki imam, kutuplar ve mezhep imamlarının menkıbeleri şeblenci (1250), tercüme: saim güngör, (Pamuk yayıncılık nisan 2004 cilt: 628, 77, 93)
Abdullah Bin Zamre, İbn-İ Mâti-İ Himyeri (Kâ’b-Ul Ahbar)’Den Nakleder Ki Şöyle Dedi: “… Kıyam Edecek (Kâim) Olan Hz. Mehdi (As), …Hayırda, Görünüşte Ve Ahlakta En Çok Hz. İsa (As)’A Benzeyen O’dur. Allah Peygamberlere Verdiği (Azameti) Ona Da Verecektir…” (Şeyh Muhammed B. İbrahim-İ Numani, Gaybet-İ Numani S. 169)
Dişleri parlak olacaktır. (Nuaym b. Hammad, vr. 52a; El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 41)
(Hz. Mehdi (as)) …meczum (cezm edilmiş yani yanlarına nazaran daha uzun ama düzeltilmiş sakal şekline sahip),… Bir adam ki, ona şuayb bin salih denilir. … (fetava-i hadîsiyye, ebü’l-abbas şehabeddin ahmed ibn hacer el-heytemi-41)
Kaşı KAVİSLİDİR. (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, “Kıyamet Alametleri” Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, s. 163)
(Hz. Mehdi (as)’ın) … Alnı geniştir ve alnında hafif içbükeylik vardır…. (bihar-ül envar, 13. Cilt)
Hz. Mehdi (as)’ın… Cildi çok parlaktır. (bihar-ül envar, cilt 13, s. 243) (farsçadan tercüme)
O, açık alınlı, küçük burunlu… (Muhammed B. Resul Al-Hüseyni El Berzenci, “Kıyamet Alametleri” Pamuk Yayınları, Trc. Naim Erdoğan, sf. 163)
Sakalı bol ve sık olacaktır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 23)
Bir özelliği de yürürken uyluklarının açık ve birbirinden uzak olmasıdır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 32)
Uylukları uzundur, rengi Arap rengidir. (Kıyamet Alametleri, Berzenci, sf. 162-163)
O, alnı açık… karnı büyük, iki uyluk arası açık… (Fevaidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar, sf. 13)
Mehdi, orta boylu olacaktır. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 41)
Hz. Mehdi’nin boyu, posu sanki Beni İsrail ricalindedir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, sf. 36-29) O … heybetli bir şahısdır. (İkdüd dürer) Hz. Mehdi’nin bedeni İsraili’dir. Hz. Mehdi, sanki Beni İsrail ricalindendir (önde gelenlerindendir). (İbn Hacer El Mekki)
Hz. Mehdi’nin rengi arabi… (İbn Hacer El Mekki; “El-Kavlü’l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar”, sf. 15-75) Arap ırkının ten rengi kırmızıyla karışık beyazdır.
Mehdi gür sakallı, ön dişleri parlak, yüzü benli, açık alınlıdır. (Mer’iy b. Yusuf b. Ebu Bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Fevaidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”) Hz. Mehdi (as)’ın… YANAĞINDAKİ BENİ …YILDIZ GİBİ PARLAKTIR. (Bihar-ül Envar, Cilt:13, Sayfa: 243 (Farsça tercüme))
Yüzünün nuru başına ve saçlarının siyahına kadar yükselir. (Mehdilik ve İmamiye, sf. 153/İkdüd Dürer’den)
O (MEHDİ) SICAK KANLI VE GÜZEL BİR GENÇTİR. (Cevheret-ul Kelam, s. 157)
Ebu Said El-Hudri, Allah’ın Elçisi (sav)’den nakleder, “Şüphesiz Yüce Allah benim soyumdan ve Ehli Beytim’den… PARLAK ALINLI BİRİNİ (HZ. MEHDİ (A.S.)’I) ÇIKARTACAK, böylece o da yeryüzünü adalet, refah ve ekonomik eşitlik ile dolduracak.” [İkdüd Dürer fi Ekber-i Muntazar, s. 101]
“HZ. MEHDİ (AS)’IN… İKİ KAŞI ARASINDA KÜÇÜK BİR ÇUKUR VARDIR…” (Bihar-ül Envar, c. 13, s. 243, Farsça tercüme)
MEHDİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER
“HZ. MEHDÎ (A.S.) RUM’DAN, TÜRKLERDEN (çünkü, eskiden Türkiye’ye “Diyar-ı Rum” deniliyordu.) AYRILMAYACAKTIR.” (İş’afü’r-Rağıbîn’den naklen Tılsımlar Mecmuası, Bediüzzaman Said Nursi, s. 212)
Mehdi’nin Türkiye’den çıkacağı hadislerde bildirilmiştir.
Bir başka hadiste ise Hz. Mehdi (a.s.)’ın büyük bir şehirden çıkacağı haber verilmiştir:
Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Hz. Mehdi (a.s.), MEDİNE’DEN (BÜYÜK BİR ŞEHİRDEN) çıkacak ve Mekke’ye gelecek…” (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar)
HZ. MEHDİ (A.S.) “KARA KÖYÜ”NDEN ÇIKACAKTIR
Peygamberimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen diğer bir hadiste de Hz. Mehdi (a.s.)’ın doğum yeri olarak “Kara” denilen bir bölgeye de işaret edilmiştir:
“MEHDİ (A.S.)’IN KARA KÖYÜNDEN ÇIKACAĞI SÖYLENMİŞTİR.” (Mustafa Reşit Filizi, Risalet-ül Huruc ül Mehdi, s. 69)
Hadislerde Mehdi’nin Medine yani büyük şehirden birisinde çıkacağı ve KARA denilen o zaman ki ismiyle anılan bir yerde çıkacağı bildirilmiştir.KARA denilen yer peygamberimiz zamanında Diyarı Rum topraklarında bir yer olduğu ve şimdi isminin KARA veya değiştirilmiş olabileceği yani KARAbük,AfyonKARAhisar,AnKARA gibi isimlerle değiştirilme olma ihtimali olduğu açık ve nettir.
HZ. MEHDİ (A.S.)’IN İSMİ“
HZ. MEHDİ (A.S.)’IN İSMİ, PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN İSMİNE UYGUN OLACAK”, AMA “PEYGAMBERİMİZ (SAV)’İN İSMİNİN AYNISI OLMAYACAKTIR”
Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın isminin Peygamberimiz (sav)’in ismine, Hz. Mehdi (a.s.)’ın babasının adının da, Peygamberimiz (sav)’in babasının adına uygun olacağı belirtilmiştir.
Ebu Davud ile Tırmızi’nin İbni Mesut (r.a.) dan nakil ettiklerine göre, Allah’ın Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Onun (Hz. Mehdi (a.s.)’ın) ismi ismime, babasının ismi de babamın ismine muvafık (uygun) olacaktır…”1
Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivayete göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Dünya hayatından sadece bir gün kalmış olsa bile, benim Ehl-i Beyt’imden ismi ismime uygun olan bir kişi (Hz. Mehdi (a.s.)) gelinceye kadar Allah (c.c.) o günü muhakkak uzatır.” -Ahmed b. Hanbel “Müsned” inde tahric etmiştir.-
Abdullah b. Ömer (r.a.)’dan rivayete göre;
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Benim Ehl-i Beyt’imden ismi, ismime uygun olan bir kişi (Hz. Mehdi (a.s.)) bütün Araplar üzerine hakimiyet kuruncuya kadar dünya (yok olup) gitmez.”
Başka bir rivayete göre, şöyle buyurmuştur:
“Dünya hayatından sadece bir gün kalmış olsa bile, benim Ehl-i Beyt’imden ismi ismime uygun olan bir kişi (Hz. Mehdi (a.s.)) gönderinceye kadar Allah (c.c.) o günü muhakkak uzatır. O, daha önce zulüm ve eziyet ile doldurulmuş olan dünyayı hak ve adaletle dolduracaktır.” -Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Beyhaki ve Ebu Amr Ed-Dâni tahric etmişlerdir.-
Yine Abdullah b. Ömer (r.a.)’dan başka bir rivayete göre şöyle buyurmuştur:
“Benim Ehl-i Beyt’imden ismi ismime uygun olan bir kişi (Hz. Mehdi (a.s.)) (yeryüzünde) hakimiyet kuruncuya kadar dünya (yok olup) gitmez. O, daha önce zulum ve eziyet ile doldurulmuş olan dünyayı hak ve adaletle dolduracaktır.” -Ebu’l Kasım Taberâni “El- Mu’cemu’s-sagir” eserinde tahric etmiştir. Ayrıca, Tirmizi “ El-Cami” eserinde ve Ebu Davud da “Sünen” adlı eserinde yaklaşık olarak aynı manaya gelen fakat bazı lafızların yerleri değişik şekilde tahric etmişlerdir.
Hadislerde özellikle dikkat çekilen, bu isimlerin birbirlerine “uygun” düşecek olmasıdır. Yani Hz. Mehdi (a.s.) doğrudan “Ahmed ya da Muhammed” babası da “Abdullah” ismiyle beklenmemelidir. (Doğrusunu Allah bilir)
Ahmet Muhammed Hz. Mehdi (a.s.) ismi, Peygamber Efendimiz (sav)’in Ahir Zaman’da gelecek şahsa verdiği isimdir. Bu ismi ona Resulullah (sav) takmıştır. Yani doğumundan ismi “Ahmet Muhammed Mehdi” olmayacaktır. Bu Allah tarafından ona verilen isimdir. Zaten Peygamberimiz (sav) de hadislerinde “Adı adıma uygun düşer” demektedir, “aynısıdır” dememektedir. Aynı şekilde “Babasının adı da benim babamın adına uygun düşer” demektedir. Burada bir işaret, bir sır vardır.
Allah dilediği kişiyi kaderde seçmiş ve onu “Ahmet Muhammed Mehdi” olarak adlandırmıştır. Bir kimsenin doğuştan bu isimle adlandırılması ya da adlandırılmaması bu durumu engelleyemeyecektir.(Kıyamet Alametleri, Genişletilmiş 9. baskı, s.159–160)
PEYGAMBERİMİZ (SAV), HZ. MEHDİ (A.S.)’IN ADINI GİZLEMİŞTİR
Cabir, Ebu Cafer’den naklediyor, “Ömer, iman edenlerin Prensine (Hz. Ali’ye) Mehdi hakkında sorunca şöyle dedi: Ya İbn Ebu Talib (Hz. Ali) bana Mehdi’yi anlat. Adı nedir?” İman edenlerin Prensi (Hz. Ali) dedi ki: “Benim sevgili ve yakın dostum (Peygamberimiz (s.a.v.)) dedi ki, YÜCE ALLAH ONU ORTAYA ÇIKARANA KADAR ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN ADINI KİMSEYE SÖYLEMEMEM İÇİN BENDEN SÖZ ALDI. ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN) ADI, YÜCE ALLAH’IN ELÇİSİNE EMANET ETTİĞİ BİLGİLERDEN BİRİDİR. (İkmal al Din) (Gaybet, Allame Muhammed Bakır El-Meclisi, Ansariyan Yayınları, İran, 2007)
Hz. Ali (r.a.), Peygamberimiz (s.a.v.)’den, Hz Mehdi (a.s.)’ın adını kendisine söylemesini istemiştir. Ancak Peygamberimiz (s.a.v.), Allah’ın takdir ettiği vakit gelene kadar Hz. Mehdi (a.s.)’ın adının gizli kalacağını, bunun Allah’ın kendisine bildirdiği özel bir bilgi olduğunu belirtmiştir. Buradan da, Hz. Mehdi (a.s.)’ın isminin, zamanı gelene kadar bir sır olacağı yani insanlar tarafından adının bilinemeyeceği anlaşılmaktadır. Yani Hz. Mehdi (a.s.)’ın adı Peygamberimiz (s.a.v.)’in adları olan “Ahmet, Mustafa ya da Hz. Muhammed (sav)” isimlerinden biri olmayacaktır. Hz. Mehdi (a.s.)’ın adı, ancak ortaya çıkacağı yıllarda insanlar tarafından bilinebilecektir.
Yani Mehdinin ismi direkt Muhammed olacak diye bir hadis yoktur sadece Kur’an-ı Kerim’e uygun bir isimde olacağı bildirilmiştir.Bu isim örneğin;Yakup’ta olabilir,İsmail’de,İdris’te…Babasının isminin ise illa ki Abdullah olacak diye bir şey yoktur,örneğin babasının ismi Ali’de olabilir Bilal’de,Hasan’da…Uygundur hadisi nettir aynısı dememektedir bazı kişiler hemen peygamberimizin isminin aynısı olacaktır diye kesin hüküm vermektedir yanlış yorumdur.Muhammed ismi gibi arapça bir isim olacağı kastedilmektedir babasının ismi de aynı şekilde peygamberimizin babasının ismine uygun olacağı bildirilmiştir.
HZ. MEHDİ (A.S.)’IN SOYU
HZ. MEHDİ (A.S.), PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)’İN SOYUNDANDIR
Bütün peygamberler birbirlerinin soyundandır.
Hz. Mehdi (a.s.) da, hadislerde belirtildiği gibi bu soydan gelmektedir.
Halk arasında Peygamberimiz (sav)’in soyundan gelen kimselere “Seyyid” denmektedir.
Peygamberimiz (sav), Hz. Mehdi (a.s.)’ın kendi soyundan geldiğini yani seyyid olduğunu hadislerinde şöyle bildirmiştir:
“Kıyametin kopması için zamanda sadece bir günden başka vakit kalmamış da olsa Allah (c.c.) benim EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ZATI (HZ. MEHDİ (A.S.)’I) gönderecek.” (Sünen-i Ebu Davud, 5/92)
“BENİM EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR ŞAHIS (HZ. MEHDİ (A.S.)) bütün dünyaya hakim oluncaya kadar günler ve geceler gitmez.” (En-Necmu’s Sakıb, Ukayli)
“Hz. Mehdi (a.s.) ile müjdelenin. O (HZ. MEHDİ (A.S.), KUREYŞ’TEN VE EHL-İ BEYTİMDEN (SOYUMDAN) BİR KİŞİDİR.” (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)
“MEHDİ (A.S.), BENİM ÇOCUKLARIMDAN BİRİDİR. Yüzü gökyüzünde parlayan yıldız gibidir.” (Ali b. Sultan Muhammed el-Kari el-Hanefi’nin “Risaletül Meşreb elverdi fi mezhebil Mehdi”)
Kuran’da tüm peygamberlerin ve elçilerin birbirlerinin soyundan geldikleri şöyle haber verilmiştir:
Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti; ONLAR BİRBİRLERİNDEN (TÜREME TEK) BİR ZÜRRİYETTİR. Allah işitendir, bilendir. (Ali İmran Suresi, 33–34)
“Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve SOYUMUZDAN SANA TESLİM OLMUŞ (MÜSLÜMAN) BİR ÜMMET (VER). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin.” (Bakara Suresi, 128)
BABALARINDAN, SOYLARINDAN VE KARDEŞLERİNDEN, KİMİNİ (BUNLARA KATTIK); ONLARI DA SEÇTİK VE DOSDOĞRU YOLA YÖNELTİP-İLETTİK. (Enam Suresi, 87)
Mehdinin yaşı ile ifade edilen hadisi şerifte 40 rakamına dikkat çekilmiştir Mehdinin 40 rakamıyla ilişkili bir geçmişinin olacağı bildirilmiştir.Mehdinin hayatında 40 rakamıyla ilişkili bir döneminin olacağı bildirilmiştir.Hatta Bediüzzaman ve Sezai Karakoç’ta Mehdinin 40 rakamıyla ilişkili olduğu söylemişler ve çeşitli yazılar yazmışlardır.
HIZIRLA 40 SAAT ŞİİRİ 40.ŞİİRİN Mehdiye atfedilmesi…
40.
Konuşacak Mehdi
Geldi derleniş günü
Derleniş toparlanış vakti
Artık her gün her gece
Bir kadir günü ve gecesi
Kuran iniyor dağlardan tepelerden
Yağmue onun yedeğinde
Horazlar en keskin sesleriyle ötmede
Koyunlar ışıldıyor yünlerinde
Yeni ve keskin bir bilgelik keçilerde
Doğudan batıya bir şimşek atlardan
Heyamolalarla inip çıkan
Bir eleğimsağma develerden
Kadınlar örtünürler Meryem örtülerini
Bacalar yeniden tüter
Odunların en sertınin yanışından
Bırakarak gökyüzünde bir ocak sisi
Dağlarda bir başka çoşkunluk çağlıyor
Menekşede çiğde kekikte ses var
Bir vahiy uğultusu arılarda
Karıncalarda hikmet suskunluğu
Barışı ve çalışkanlığı sağduyunun
Derleniş toparlanış diriliş saati
Geldi
Yükseldi bir ağartı müslüman ufuklardan
Müslüman mevsim ve iklimlerden
Kelimeler sıçradı yıllarca beklemişlerdi taşlarda
Bir başkalaşım oldu yazılarda
Seslerin durduğu yerde
Gizlice süren bir ayet sonu yumuşaklığı
Duruşlar bir süreden inmişcesine ağırbaşlı
Davranışlar ölçülü tartılı
Büyük dönüş başlamadan önce
Kendini bırak evrenin koştuğu o Bütüne
Bir kanat çırpmasıyla karıştığı Varlığa
Düzeltip dünyayı yeniden
Toplumu dirilten insanı erdiren
Şeytanı bir duvar ucunda sıkıştıran
Dam saçaklarında koğalayıp
Eski sınırına iten
Kentlere mutluluğu
Bir ikindi anıtı gibi getiren
Her eve mermer dağıtan
Şelale paylaştıran
Kan kanalı uzatan
Engebeli bir gebelikte
Yatağından korkan kadınlara
Süt verin süt verin çocuklara
Alarak nar incir gibi yemişlerden
Şit evi sığnağı zeytinlerden
Meryemin dayanağı hurmadan
Tükenin var olan varlığıyla Varlığın
Ki göreceksiniz kesin kesin
Yüzünüzü nereye çevirirseniz çevirin
O’dur var olan var eden
Biçim veren değiştiren
Dağıtan toplayan
Hiç olmamışa çeviren
Bir çırpıda gelip
Geçmişe döndüren zamanı
Sesi seslendiren yeri yerlendiren
Sonra açıp yeli yürüyen bir kabir gibi
İçine yeri yerleştiren gömen
Bir kan pıhtısından meniden
Bir insan türeten
Sonra onu büyüten
Sözüne kulak yapan ağız yapan
İşine onda bir yetenek özü mayalandıran
İnanış veren sabır veren
Kur’an’a da şeytana da
Eş yapan yoldaş yapan sırasında
Bir örtü gibi birden açan dünyayı
Sonra birden toplayan ortalığı
En büyük kolleksiyon sahibi
Kafataslarından kemiklerden
Güneşten aydan yıldızlardan
Cennet ve cehennemlerin
Kaybolduğu doğduğu girdabından
Her çağ bir başka ses
Duyulan mızrabından
Doğmamış ve ölmeyen
Gelmemiş ve gitmeyen
sEZAi kARAKOç
Artık her gün her gece
Bir kadir günü ve gecesi
Kur’an iniyor dağlardan tepelerden
Yağmur onun yedeğinde
Horazlar en keskin sesleriyle ötmede
Koyunlar ışıldıyor yünlerinde
Yeni ve keskin bir bilgelik keçilerde
Doğudan batıya bir şimşek atlardan
Heyamolalarla inip çıkan
Bir eleğimsağma develerden
Kadınlar örtünürler Meryem örtülerini
Bacalar yeniden tüter
Odunların en sertınin yanışından
Bırakarak gökyüzünde bir ocak sisi
Dağlarda bir başka çoşkunluk çağlıyor
Menekşede çiğde kekikte ses var
Bir vahiy uğultusu arılarda
Karıncalarda hikmet suskunluğu
Barışı ve çalışkanlığı sağduyunun
Derleniş toparlanış diriliş saati
Geldi
Yükseldi bir ağartı müslüman ufuklardan
Müslüman mevsim ve iklimlerden
Kelimeler sıçradı yıllarca beklemişlerdi taşlarda
Bir başkalaşım oldu yazılarda
Seslerin durduğu yerde
Gizlice süren bir ayet sonu yumuşaklığı
Duruşlar bir süreden inmişcesine ağırbaşlı
Davranışlar ölçülü tartılı
Büyük dönüş başlamadan önce
Kendini bırak evrenin koştuğu o Bütüne
Bir kanat çırpmasıyla karıştığı Varlığa
Düzeltip dünyayı yeniden
Toplumu dirilten insanı erdiren
Şeytanı bir duvar ucunda sıkıştıran
Dam saçaklarında koğalayıp
Eski sınırına iten
Kentlere mutluluğu
Bir ikindi anıtı gibi getiren
Her eve mermer dağıtan
Şelale paylaştıran
Kan kanalı uzatan
Engebeli bir gebelikte
Yatağından korkan kadınlara
Süt verin süt verin çocuklara
Alarak nar incir gibi yemişlerden
Şit evi sığnağı zeytinlerden
Meryemin dayanağı hurmadan
Tükenin var olan varlığıyla Varlığın
Ki göreceksiniz kesin kesin
Yüzünüzü nereye çevirirseniz çevirin
O’dur var olan var eden
Biçim veren değiştiren
Dağıtan toplayan
Hiç olmamışa çeviren
Bir çırpıda gelip
Geçmişe döndüren zamanı
Sesi seslendiren yeri yerlendiren
Sonra açıp yeli yürüyen bir kabir gibi
İçine yeri yerleştiren gömen
Bir kan pıhtısından meniden
Bir insan türeten
Sonra onu büyüten
Sözüne kulak yapan ağız yapan
İşine onda bir yetenek özü mayalandıran
İnanış veren sabır veren
Kur’an’a da şeytana da
Eş yapan yoldaş yapan sırasında
Bir örtü gibi birden açan dünyayı
Sonra birden toplayan ortalığı
En büyük kolleksiyon sahibi
Kafataslarından kemiklerden
Güneşten aydan yıldızlardan
Cennet ve cehennemlerin
Kaybolduğu doğduğu girdabından
Her çağ bir başka ses
Duyulan mızrabından
Doğmamış ve ölmeyen
Gelmemiş ve gitmeyen
Sezai Karakoç
Hadislerde Hz. Mehdi (a.s.)’ın yaşı ile ilgili bu bilgiler şöyle aktarılmıştır:
“(HZ. MEHDİ (A.S.)) YAŞI 30 İLE 40 ARASINDA olduğu halde gönderilecektir… HZ. MEHDİ (A.S.) benim evlatlarımdandır. 40 YAŞLARINDADIR.” (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 41)
“HZ. MEHDİ (A.S.) benim neslimdendir. O 40 YAŞINDADIR. Sanki yüzü parlak bir yıldızdır…” (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdisi “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)
“O (HZ. MEHDİ (A.S.)) GENÇ BİR ADAMDIR.” (Mer’iy b. Yusuf b. Ebi bekir b. Ahmet b. Yusuf el-Makdi’si “Feraidu Fevaidi’l Fikr Fi’l İmam El-Mehdi El-Muntazar”)
HZ. MEHDİ (A.S.) İNSANLAR TARAFINDAN TANINDIĞI YILLARDA DA “İLERİ YAŞLARDA OLMASINA RAĞMEN, ÇOK GENÇ GÖRÜNÜMLÜ” OLACAKTIR
Ahir zamanı yaşadığımız günlerde birçok insanın genç yaşlarında fiziksel görünümlerindeki hızlı çöküşü dikkati çekmektedir. Çoğu genç insanın cildi erkenden buruşmakta, gözlerinin etrafında çizgiler süratle artmakta ve yaşlılık alametleri hızla belirmektedir. Hz. Mehdi (as)’ın yaşı da, geçen zaman ile birlikte, herkes gibi ilerleyecektir. Fakat Allah Hz. Mehdi (a.s.)’ın bedenini yaşlanmanın tüm etkilerinden koruyacak ve Hz. Mehdi (as)’ın görüntüsündeki gençliği muhafaza edecektir. Bu nedenle Hz. Mehdi (a.s.) ileri yaşlarında da 40 yaş civarında görünecektir. Dolayısıyla bu da yine, Hz. Mehdi (as)’ın ayırd edici özelliklerinden biri olacaktır. İnsanlar Hz. Mehdi (a.s.)’ı, ilerleyen yaşına rağmen, olağanüstü genç göstermesi ve güzelliğini muhafaza etmesinden de tanıyacaklardır.
Peygamberimiz (sav)’in hadisinde Hz. Mehdi (a.s.)’ın bu özelliği şöyle bildirilmiştir:
Ve onun (HZ. MEHDİ (AS)’IN) İŞARETLERİNDEN BİRİ DE GÜNLERİN VE GECELERİN GEÇMESİ İLE YAŞLANMAMASIDIR. (Muntekab-ül Esar, Lütfullah Gülpaygani, s. 285)
Hz. Rıza (a.s) Rayyan b. Saltı’ın Sen Sahib-ul Emr misin? sorusuna şöyle cevap verdi: Evet ben de Sahib-ul Emrim (emir sahibiyim), Ama yeryüzünü adaletle dolduracak olan Sahib-ul Emr ben değilim. Ben de gördüğün bu güçsüzlük ve zayıflığa rağmen nasıl olur da o Sahib-ul Emr olabilirim? VA’DEDİLMİŞ KAİM (HZ. MEHDİ (A.S.)) İLERİ YAŞLARDA, AMA GENÇ BİR SURETTE ZUHUR EDECEKTİR. (Bihar-ul Envar, c. 52, s. 32; İsbat-ul Hudat, c. 6, s. 19)
(HZ. MEHDİ (A.S.)) UZUN ÖMÜRLÜ VE GENÇ YÜZLÜDÜR. ONU GÖREN 40 YAŞ CİVARINDA BİR ERKEK DİYE DÜŞÜNÜR VE BİR İŞARETİ DE ALLAH’IN EMRİ GELİNCEYE KADAR YAŞLANMAYACAĞIDIR. (Kemalüddin, s. 625 ve Müntehabül Ezhar, cilt 2, s. 284)
Ebu Said’den: Hasan b. Ali aleyhi’s-selâm … şöyle buyurdu: “… ONUN (HZ. MEHDİ (A.S.)’IN) GAYBETİNDE ALLAH ONUN ÖMRÜNÜ UZATACAK, SONRA KENDİ KUDRETİ İLE ONU KIRK YAŞINDAN DAHA GENÇ GÖRÜNÜMLÜ OLARAK AŞİKÂR EDECEKTİR ve bu, Allah’ın her şeye Kadir olduğunun bilinmesi içindir.” (Kemal-ud Din, c. 1, s. 315)
Hz. Mehdi (as) ve Talebeleri, Dünyanın Her Yerine Hakim Olacaklardır
“Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma’rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir.” (Hac Suresi, 41)
Ebu’l Carud, Hz. İmam Muhammed Bâkır aleyhi’s-selâm’ın şöyle buyurduğunu söyler:
“Bu ayet Mehdi ve ashabı hakkında nazil olmuştur. Allah Teala onları (Mehdi ve talebelerini) yerin doğu ve batısına egemen kılacak, onların (Mehdi ve talebelerinin) eliyle dini aşikâr (hakim) edecektir. O (Mehdi), zuhur edince artık zulüm ve sapkınlıktan eser kalmayacaktır.”
(Züheyri, el-Mehdi, s. 163; Yenabi-ül Meveddet, s. 425; Duhayyil, el Mehdi, s. 46-47.)
Dünyayı bulunduğu yerden yönetmesi:Mehdi bir yeri yönetmesi için sarayının,hükümet konağının olmaması genelde evinden yöneteciği anlamındadır.Sedirinden yönetmesi evinden yönetmesi anlamındadır.
… Davud oğlu [Hz. Mehdi (as), Hz. Süleyman (as) gibi] sadece sedirinden hükümdarlık edecek… (Talmud, Sanhedrin 20b)
Zorluklarla imtihan olması:
… “Davud oğlunun [Hz. Mehdi (as)’ın] geleceği nesilde, alimler aleyhine dava açılacak.” Samuel’in yanındayken bu ifadeyi tekrar ettiğimde, şu sözlerle vurguladı: “Bir imtihanın ardından bir başka imtihan gelecek… ” (Talmud, Kethuboth 112b)
Mesih için de şöyle yazılmıştır; Rab’bin Ruhu, bilgelik ve anlayış ruhu, öğüt ve güç ruhu, bilgi ve Rab korkusu ruhu onun üzerinde olacak. Haham Alexandri dedi ki: “Bu O’nun [Allah’ın] ona [Hz. Mehdi (as)’a] salih işler ve cendere gibi sıkıntılar yüklediğini öğretir.” [Yeşaya, 11:2] (Talmud, Sanhedrin 93b)
Nedir uluslar arasındaki bu kargaşa, neden boş düzenler kurar bu halklar? Dünyanın kralları saf bağlıyor, hükümdarlar birleşiyor Rab’be ve meshettiği krala [Hz. Mehdi (as)’a] karşı. “Koparalım onların kayışlarını” diyorlar, “atalım üzerimizden bağlarını.” (Mezmurlar, 2:1-3)
Hz. Mehdi’nin Haksızlığa ve İftiraya Uğraması Tanınmasını Engelleyecektir
Kuran’da, Allah’ın elçilerinin ve onlar gibi, insanları din ahlakına uymaya davet eden salih kişilerin menfaatperestlik, delilik, kendini beğenmişlik, büyücülük gibi türlü iftiralarla itham edildikleri haber verilmektedir. Ancak salih Müslümanlar kendilerine yöneltilen iftiraları her zaman örnek bir sabır ve tevekkülle karşılamış, inkarcıların tüm baskılarına rağmen Allah’ın emrettiği ahlakı yaşamaya ve insanları doğru yola davet etmeye devam etmişlerdir. Kuran ayetlerinde elçilerin karşılaştıkları bu durumu anlatan örneklerden bazıları şöyledir:
Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeye görsün, mutlaka onunla alay ederlerdi . (Yasin Suresi, 30)
Onlar için öğüt alıp-düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir elçi gelmişti. Sonra, ondan yüz çevirdiler ve dediler ki: “(Bu,) Öğretilmiştir, bir delidir .” (Duhan Suresi, 13-14)
İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka: ” Büyücü ve cinlenmiş ” demişlerdir. Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, ‘azgın ve taşkın (tağiy)’ bir kavimdirler. (Zariyat Suresi, 52-53)
Hani Musa, kavmine demişti ki: “Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz? ” İşte onlar eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez. (Saff Suresi, 5)
Ayetlerde bildirildiği gibi, insanların bir kısmı açık deliller ve mucizeler görmelerine rağmen, kendilerini Allah’a iman etmeye davet eden elçilerden yüz çevirmiş ve onlara karşı cephe almışlardır. Kuran’da geçmiş toplumların karşı karşıya kaldıkları bu durumun Allah’ın bir adetullahı olduğu belirtilmiş; tüm Müslümanların benzeri zorluklarla denenebilecekleri, çeşitli iftiralara uğrayabilecekleri, Kuran ahlakından uzaklaşmaları için manevi baskı görebilecekleri haber verilmiştir. Allah bu gerçeği, “Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?…” (Bakara Suresi, 214) ayetiyle bizlere bildirmiştir. Bir başka Kuran ayetinde ise müminlerin inkar edenlerden çeşitli baskılar görecekleri şöyle açıklanmaktadır:
Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir. (Al-i İmran Suresi, 186)
Ve yine Kuran’da bildirilen adetullah gereği, müminlerin aleyhine kurulan her tuzak en başından bozulmuş, atılan her iftira da boşa çıkmış olarak yaratılmıştır. Allah Kuran’da, inkar edenlerin bu girişimlerinin daima müminlerin lehinde sonuçlanacağını haber vermiştir. Ahirette ise Allah, elçilerine ve salih kullarına haksız yere eziyet eden bu kimseler için aşağılatıcı bir azap olduğunu bildirmiştir:
Gerçek şu ki, Allah’a ve elçisine eziyet edenler; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır. Mümin erkeklere ve mümin kadınlara irtikab etmedikleri (bir suç) sebebiyle eziyet edenler ise, gerçekten bir iftira ve açık bir günah yüklenmişlerdir. (Ahzab Suresi, 57-58.)
İnkar edenler ve müşrikler, elçilerin tebliğ ettikleri hak dinin yıllardır devam ettirdikleri kendi yerleşik menfaat düzenlerine zarar vereceğini düşünerek, salih müminleri kendilerine düşman edinmişlerdir. Bu, insanların Allah’a iman etmelerini engelleyebilmek ve elçilerin tebliğlerini geçersiz kılabilmek amacıyla inkar edenlerin yüzyıllardır uyguladıkları bir yöntemdir. Peygamber Efendimiz (sav) de hadislerinde, kendisinden sonra gelecek tüm elçilerin ve evliyaların Allah’ın gönderdiği dini tebliğ etmeleri ve yaymaları nedeniyle çeşitli zorluk ve iftiralara maruz kalacaklarını haber vermiştir. Bir başka hadisinde ise Peygamberimiz (sav), kendi soyundan gelen halkının kendisinden sonra pek çok zorluk ve sıkıntıyla karşılaşacaklarını bildirmiştir:
… Biz öyle bir ev halkıyız ki; Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim (soyum) muhakkak benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne uğrayacaktır. Benden sonra Ehl-i Beytim (soyum) bela ve mihnetlerle (eziyet, sıkıntı) karşılaşacaklar ve darbe maruz kalacaklardır.
Peygamberimiz (sav)’in pek çok hadisinde belirtildiği gibi, Hz. Mehdi de Peygamberimiz (sav)’in ev halkından yani onun soyundan gelecek bir şahıs olacaktır. Bu hadislerden biri şöyledir:
“Mehdi, bizden, Ehl-i Beyttendir.”
Hadislerde Hz. Mehdi’nin, diğer evliya ve enbiyalar gibi, türlü haksızlıklara ve ağır suçlamalara maruz kalacağı ayrıca şöyle bildirilmektedir:
… (Mehdi) İki rekat namaz kılar. Namazdan dönünce şöyle der: “Ey insanlar! Ümmet-i Muhammed ve bilhassa onun Ehl-i Beyti çok belalar gördü ve bizler kahr (azap) ve haksızlığa maruz kaldık (uğradık). “
Başka bir rivayette ise, Hz. Mehdi’ye, ahir zamanda ona ve Hz. İsa’ya karşı büyük bir mücadele verecek olan Deccal’in destekçileri tarafından baskı uygulanacağı haber verilmiştir. Hadisin işaret ettiğine göre, Hz. Mehdi’nin ve Hz. İsa’nın fikri mücadelesine karşılık Deccal ve destekçileri bu mübarek şahısları engellemek, tutuklamak, topraklarından sürmek ya da öldürmek amacıyla çeşitli tuzaklar kuracaklardır.
Mehdinin köpekler tarafından kuşatılacağı ve zarar verileceği Mezmurlar 22. Bap 14,15,17,18,19.cu kısımda geçmektedir.
14 Su gibi dökülüyorum,
Bütün kemiklerim oynaklarından çıkıyor;
Yüreğim balmumu gibi içimde eriyor.
15 Gücüm çömlek parçası gibi kurudu,
Dilim damağıma yapışıyor;
Beni ölüm toprağına yatırdın.
16 Köpekler kuşatıyor beni,
Kötüler sürüsü çevremi sarıyor,
Ellerimi, ayaklarımı deliyorlar.
17 Bütün kemiklerimi sayar oldum,
Gözlerini dikmiş, bana bakıyorlar.
18 Giysilerimi aralarında paylaşıyor,
Mintanım için kur’a çekiyorlar.
19 Ama sen, ya RAB, uzak durma;
Ey gücüm benim, yardımıma koş!
Hz. Mehdi (as), Peygamber (sav)’in Uğradığı Kötülükten Çok Daha Fazlasına Maruz Kalacak
Gaybet-i Numani: Abdul Vahid’den, Muhammed bin Cafer’den, İbni Abil Hattab’dan, Muhammed bin İbni Sinan’dan, Hüseyin bin Muhtar’dan, Thumali’den, İmam Muhammed el-Bakır (as)’ın şöyle dediği rivayet edildi:
“Bu meselenin görevlisi (Kaim Mehdi) zuhur ettiğinde, o (Mehdi) Peygamber (sav)’in uğradığı kötülükten çok daha fazlasına maruz kalacak.”
(Beklenen Mehdi, Allamah Muhammed Baqir al-Majlisi, Biharul Anwar İngilizce Tercümesi, Cilt 13 (Eski Baskı) / Cilt 51-52-53 (Yeni Baskı); Gaybet Kitabı, İmam Mehdi – On İkinci İmam, Bölüm II, Tercüme eden, Sayyid Athar)
Hazreti Mehdi (as) Hakkında Yazışmalar Olacak
25-(908)…Eyyüb b. Nuh şöyle rivayet etmiştir:
“Biz Ehli beyt’ten hiçbir imam yoktur ki, onun hakkında yazışmalar olmasın, insanlar onu parmaklarıyla göstermesin, ona sorular sorulmasın ve suikast düzenlenmesin.”
(İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S. 502
Yapılan Tüm Baskı, Tuzak ve Saldırılar; Hz. Mehdi (as)’ı Daha Güçlü Kılacaktır
Mümin şahıs (Hz. Mehdi (as)) deccali görünce:
“Ey insanlar! Resulullah’ın zikrettiği deccal işte budur” der. Deccal hemen onunla ilgili emrini verir de o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından: “Onu alın da yaralayın” der. ARTIK O ZATIN SIRTI VE KARNI DÖVE DÖVE GENİŞLETİLİR. Bu sefer (Deccal) onu iki eli ve iki ayağı ile yakalar da fırlatır atar. İNSANLAR DECCALİN ONU BİR ATEŞ İÇİNE ATTIĞINI SANIRLAR. HALBUKİ O BİR CENNET İÇİNE ATILMIŞTIR.
(Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu, s. 40)
Hz. Mehdi (as), Çok Şiddetli Sıkıntı ve Zorluklarla Karşılaşır
Hz. Mehdi (as), bizden, Ehl-i Beyt’tendir… Biz öyle bir ev halkıyız ki Allah bizim için ahireti dünyaya tercih etmiştir. BENİM EHL-İ BEYTİM MUHAKKAK BENDEN SONRA BELA, KAÇIRILMA VE SÜRGÜNE UĞRAYACAKTIR. BENDEN SONRA EHL-İ BEYTİM BELA VE MİHNETLERLE KARŞILAŞACAKLAR VE TARDA MARUZ KALACAKLARDIR.
(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14
Hz. Mehdi (as)’a Çeşitli İftiralar Atılır
Hz. Muhammed (sav) ailesinden El-Mehdi (Hz. Mehdi (as)) … onun gecesi Allah’a boyun eğerek ve secde ederek, yıldızlara nöbet tutarak geçecektir, KENDİSİNİ SUÇLAYANLARIN ATTIĞI SUÇLAR ONU ALLAH’IN HUZURUNDA ETKİLEMEYECEKTİR, o nur yayan bir kandildir.
(Bihar-ül Envar: 86-81)
Hz. Mehdi (as), İzlenir, Gözetlenir ve Baskı Altına Alınmak İstenir
Mehdinin Deccalle mücadele edeceği , deccal ve askerleri tarafından sürekli takip edileceği,uğraşılacağı bildirilmektedir.
Ebu Said El-Hudri’nin (ra) rivayetinde, Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Deccal çıkınca, ona karşı müminlerden bir adam (Hz. Mehdi (as)) yönelir. DERKEN O MÜMİN KİMSEYE BİRÇOK SİLAHLILAR, DECCALİN MERKEZLERDE GÖZETLEME YAPAN SİLAHLILARI KARŞI ÇIKARLAR.”
(Mehdilik ve İmamiye s. 37, (Sahih-i Müslim, 11/393’den nakil))
Hz. Mehdi (as) Hakkında Olumsuz Propaganda Yapılır
Mümin şahıs (Hz. Mehdi (as)) deccali görünce:
“Ey insanlar! Resulullah (sav)’in zikrettiği deccal işte budur” der. DECCAL HEMEN ONUNLA İLGİLİ EMRİNİ VERİR de o zat karnı üzerine uzatılır ve arkasından: “Onu alın da yaralayın” der. ARTIK O ZATIN SIRT VE KARNI DÖVE DÖVE GENİŞLETİLİR…
(Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu, s. 40)
Hz. Mehdi (as)’a Tuzaklar Kurulur
Mehdinin tutuklanıp serbest bırakılacağı,çeşitli mahkemelere çıkacağı hakkında adli yazışmalar olacağı bildirilmiştir.
İmam Zeyn-ul Abidin şöyle buyurmuştur:
“BİZİM KAİM’İMİZ (HZ. MEHDİ (AS)) İLE ALLAH’IN RESULLERİ ARASINDA BİR TAKIM BENZERLİKLER VARDIR. NUH, İBRAHİM, MUSA, İSA, EYYUB VE MUHAMMED SALLÂ’LLÂHU ALEYHİ VE ALİH PEYGAMBERLERİN HER BİRİ İLE BİR BENZERLİĞİ VARDIR… MUSA İLE KORKU HALİ (Hz. Mehdi (as)’a yönelik tehlikelerin yoğunluğuyla; öldürme, tuzak kurma, tutuklanma, gözaltına alınma, sürgün gibi her türlü tehlikeyle iç içe olmasıyla) ve gaybette yaşamasında (sürekli gizlenerek yaşamasında); … EYYUB İLE BELADAN SONRA KURTULUŞUN YETİŞMESİNDE (Hz. Mehdi (as)’a da birçok zorluk, hastalık ve dert gelmesi; ancak aynı Hz. Eyüp gibi Allah’ın rahmetiyle hepsinden kurtulmasıyla) … benzerliği vardır.”
(Kemal’ud-Din s. 322, 31. babin 3. hadis)
Hz. Mehdi (as), Deccaliyet Sistemi ile Fikri Mücadele Eder ve Onu İnsanlara Her Yönüyle Tanıtır
DECCAL ÇIKINCA ONA KARŞI MÜMİNLERDEN BİR ŞAHIS (HZ. MEHDİ (AS)) YÖNELİR…
(Mehdilik ve İmamiye s. 37, Sahih-i Müslim, 11/393’den nakil)
Mümin şahıs (Hz. Mehdi (as)), deccalı görünce: “EY İNSANLAR! RESULULLAH’IN ZİKRETTİĞİ DECCAL İŞTE BUDUR” der…
(Mehdilik ve İmamiye, İbrahim Süleymanoğlu, s. 40)
Mehdinin soyu HORASAN’a dayanacak ,dedeleri Horasan’dan Türkiye’ye Türkiye’de de KARA denilen yere gelecek.
(Horasan tarafından gelen siyah sancaklılara katılın. Onların içinde Allah’ın halifesi Mehdi vardır.) [Hakim, İ.Ahmed, Deylemi]
Hatta soyunun Horasan’dan geleceği ve ZİYA yani güzellik anlamına gelen isimle de anılacağı seyyid olan Nesimi tarafından da şiirle bildirilmiştir.
Alem Yüzüne Saldı Ziya
Alem yüzüne saldı ziya al-i Muhammed
Seyfin çak edip geldi yine al-i Muhammed
Nadan ne bilir dana bilir al-i Muhammed
Ve salli ala seyyidina al-i Muhammed
Sad salli ala mürşidina şah-ı velayet.
Kemter kuluyum ben Ali’nin şah-ı keremdir
Hasen başımın tacı Hüseyn gözümde nemdir
İmam-ı Zeynel Aba-bakır mihr-i haremdir
Ve salli ala seyyidina al-i Muhammed
Sad salli ala mürşidina şah-ı velayet.
İmam-ı Cafer Sadık gibi bir dahi irfan
İmam-ı Musa Kazım gibi olmaya sultan
Cihan yüzünü görse değer şah-ı Horasan
Ve salli ala seyyidina al-i Muhammed
Sad salli ala mürşidina şah-ı velayet.
İmam-ı Taki gözlerime ayn-ı ciladır
İmam-ı Naki sayesi bol mürg-i hümadır
İmam Askeri derdimize ayn-ı devadır
Ve salli ala seyyidina al-i Muhammed
Sad salli ala mürşidina şah-ı velayet.
Çün Mehdi zuhur ede nihan kalmaya perde
Şol zalimleri kesse gerek tığ u teberle
Seyyid Nesimi medhin okur şam u seherde
Ve salli ala seyyidina al-i Muhammed
Sad salli ala mürşidina şah-ı velayet.
Mehdi RAMAZAN AYINDA DOĞACAKTIR…Hatta Ramazan ayında dünyaya geleceğinden dolayı isminin Ramazan olacağı iddiaa edilmektedir bu yanlış yorumdur.
İmam Muhammed Bakır aleyhisselam şöyle buyurdu:
“Doğudan çıkan kızıl-sarı ve büyük bir ateşi gördüğünüz zaman, Ali Muhammed aleyhimusselam’ın faracını (Hz. Mehdi’nin zuhurunu) bekleyin inşallah. Şüphesiz Allah aziz ve hakim’dir.
Sonra buyurdu ki: Nida sadece Ramazan ayında vuku bulacaktır. Çünkü Ramazan Allah’ın ayıdır. O aydaki nida, Cebrail aleyhisselam’ın bu halka olan nidasıdır.
Sonra şöyle devam etti: O, gökten Kaim aleyhisselam’ın ismini nida edecek, doğuda ve batıda olanlar onu duyacaklar. Uyuyan herkes uyanacak, ayakta olan herkes oturacak. Oturan her kes de sesin dehşetinden dolayı iki ayağı üstünde doğrulacak.
Bu sesi muteber bilip ona icabet edenlere Allah merhametini ihsan etsin. Bu birinci ses Ruh-ul Emin, Cebrail’in sesidir.
Sonra buyurdu ki: Bu ses Ramazan ayının yirmiüçünün gecesi Cuma günü vuku bulacaktır. Bunda asla tereddüt etmeyin. Onu duyun ve ona itaat edin. O günün sonunda ise melun İblis’in sesi olacaktır. Nida edecek ki “filanca mazlum olarak öldürüldü”. Böylece halkı şüpheye ve fitneye itecek. O gün bir çokları tereddüt ve hayrete düşecek, ateşte yanmayı hakedecektir. Ramazan ayında ilk sesi işittiğinizde onda tereddüt etmeyin. O Cebrail’in sesidir. Belirtisi de şudur ki o Kaim aleyhisselam’ın ve babasının adını nida edecektir. Öyle ki genç kız zifaftan dışarı çıkacak ve babası ile kardeşini Hz. Mehdi’ye yardım etmeleri için teşvik edecektir.
Ve şöyle buyurdu: Kaim aleyhisselam’ın zuhurundan önce bu iki ses mutlaka gerçekleşecek; Gökten gelen ses Cebrail’in sesidir. (Bu emrin sahibinin ve babasının adını söyleyecek.) İkinci ses ise yerden gelecek ve o, lanetli İblis’in sesidir. Filancanın adını getirecek ve o mazlumca öldürüldü diyecek. Bununla fitne çıkarmak isteyecek. Birinci sese uyun ve sakın ikinci sese aldanmayın.
Sonra şöyle buyurdu: Kaim zuhur etmeden hemen önce halkta şiddetli korku olacak, halkın başına felaketler, fitneler ve belalar gelecek. Ve ondan önce taûn hastalığı yayılacak. Arapların içinde keskin bir kılıç çıkacak, halk şiddetli ihtilaflara düşecek, dinlerinde tefrikaya düşecekler ve halleri çok değişecek. Öyleki durumun korkunçluğunu ve halkın birbirini yediğini görenler sabah-akşam ölümü arzulayacaklar.
Halk tam zuhurdan ümidini kestiği anda O zuhur edecektir! Onun zamanında yaşayıp ona yardım edenlere ne mutlu! Ona düşmanlık besleyip, ona ve onun emrine karşı çıkanlara ve onun düşmanlarından olanlara eyvahlar olsun!
Ramazan ayı ki: İnsanlar için hidayet rehberi olan, doğru yola ileten, doğru ile yanlışı birbirinden ayıran; apaçık kanıtları içeren Kur’an o ayda indirildi. Sizden, kim bu aya erişirse savm/siyam yapsın. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, sizin için zorluk değil kolaylık diler. Allah, belirlenen günlerin sayısını tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdiğinden, Kendisini yüceltmenizi ister ki böylece şükretmiş olursunuz.(Bakara Suresi 185. Ayet) Hatta Mehdinin Ramazan Ayında dünyaya gelmesiyle alakalı bu ayet delil gösterilmiştir…